Bir Selâmın Hikâyesi: Kadınlar Erkeklere Selâm Verebilir mi?
Merhaba forumdaşlar,
Bu gece içimde bir hikâye var, paylaşmadan duramadım. Belki siz de okurken kendi kalbinizde bir yankı bulursunuz. Belki de yıllardır sorguladığımız bir meseleye, “kadınlar erkeklere selâm verebilir mi?” sorusuna, başka bir pencereden bakarız birlikte.
Köy Yolu Üzerinde Bir Karşılaşma
Sabahın erken saatleriydi. Dağ köyünün yolları hâlâ sisle kaplıydı. Elif, okuluna doğru yürürken çantasını omzuna daha sıkı sardı. Yüreğinde ince bir tereddüt, zihninde karmaşık bir soru vardı: “Selâm versem yanlış mı olur?”
Yolun aşağısında, köyün marangozu Yusuf elinde tahtalarla yürüyordu. Yusuf, yıllardır köyde sessiz, ağırbaşlı biri olarak bilinir; kimseyle fazla konuşmaz ama kimseye de saygısızlık etmezdi. Elif onu görünce kalbi hafifçe sıkıştı. “Selâm versem ayıp mı olur, ya da yanlış anlaşılır mı?” diye düşündü.
Oysa içinden gelen ses, içten bir insanlık refleksiyle fısıldadı: “Selâm, barış demek… Allah’ın esenliği demek… Bunda ne kötülük olabilir ki?”
Bir an durdu, gözleriyle Yusuf’a baktı. Göz göze geldiler. Elif, utangaç ama kararlı bir şekilde “Selâmün aleyküm,” dedi.
Yusuf bir an şaşırdı. Sonra tebessüm etti, başını hafifçe eğdi. “Aleyküm selâm, Elif Hanım. Yolun açık olsun.”
Kelimeler bu kadar basitti. Ama o an, sanki koca bir duvar yıkılmıştı.
Bir Selâmın Ardındaki Sessizlik
O gün okulda Elif’in aklı hep o anın üzerindeydi. “Acaba yanlış mı yaptım?” diye içten içe sorguluyordu. Akşam eve döndüğünde annesine anlattı. Annesi başını eğdi, biraz düşündü.
“Evladım,” dedi, “niyetin temizse, selâmın da temizdir. İnsanların niyetini bilemeyiz ama kendi kalbimizi biliriz. Selâm bir dua gibidir, kadın da erkekte dua edebilir, yeter ki kalbi nezaketle dolu olsun.”
Ama köyde herkes öyle düşünmüyordu. Kahvede bu konu konuşulmuştu bile. “Yusuf’a selâm vermiş,” diyorlardı, fısıltıyla, sanki büyük bir suç işlemiş gibi.
Erkekler Çözüm Arar, Kadınlar Kalbe Dokunur
Yusuf, o akşam işten dönerken düşündü. “Neden insanlar bundan rahatsız olur ki? Selâm dediğin, en basitinden bir barış sözü.” Ama sonra kendi düşünce tarzını fark etti. O, hayatı çözüm odaklı görüyordu: sorun varsa çözülür, yanlış varsa düzeltilir. Oysa bu mesele, çözülmesi gereken bir denklem değil, hissedilmesi gereken bir duyguydu.
Elif ise empatiyle yaklaşıyordu. Onun için bu selâm, sadece bir selâm değildi. Toplumun kadına biçtiği “sus” perdesine karşı nazik bir dokunuştu. “Ben de buradayım,” deme cesaretinin zarif bir haliydi.
Belki de mesele buydu. Erkek, meseleyi “doğru mu yanlış mı” diye tartarken; kadın “incitiyor mu, iyileştiriyor mu” diye soruyordu.
Köydeki Fırtına
Aradan birkaç gün geçti. Dedikodular büyümeye başladı. “Yusuf, Elif’e göz mü dikti?” diyenler oldu. “Kızın terbiyesi bozulmuş,” diyenler de.
Yusuf artık sessizliğini bozma vaktinin geldiğini düşündü. Cuma namazından sonra cemaatin önünde kalktı, derin bir nefes aldı.
“Ey dostlar,” dedi, “bir kadın bana selâm verdi diye onu yargılamak bize yakışmaz. Selâm, Allah’ın esenliği demek. Rabbimizin adıyla başlayan bir sözden kim utanabilir? Eğer utanılacak bir şey varsa, o da kötü niyettir. Biz niyetleri değil, niyetsizlikleri yargılayalım.”
Cemaat sessizliğe gömüldü. Herkes başını öne eğdi. Çünkü Yusuf’un sözleri, kalplerdeki zincirlere dokunmuştu.
Elif’in İçindeki Güç
Elif o an oradaydı, caminin avlusunda kadınların arasında. Gözlerinden yaşlar süzülürken, içinden bir huzur geçti. O, küçük bir selâmla büyük bir taş kaldırmıştı toplumun üzerinden.
Eve dönerken gökyüzü açıktı, bulutlar bile sanki gülümser gibiydi. “Demek ki,” diye düşündü, “bir kelime bazen koca bir düşünceyi değiştirebilir.”
Bir Forumdaşın Düşüncesi
Belki siz de bu hikâyede kendinizden bir parça buldunuz. Belki Elif gibi bazen toplumun kurallarına karşı içten bir nezaketle durmak istediniz. Belki Yusuf gibi, insanların kalbini anlamak için sessizce dinlediniz.
Kadınlar erkeklere selâm verebilir mi?
Bu sorunun cevabı, kelimelerde değil; niyetlerde gizli. Selâm, bir merhaba değil, bir duadır. Kalpten geldiğinde cinsiyetin, yaşın, makamın hükmü kalmaz.
Yeter ki selâmın ardında saygı, edep ve iyi niyet olsun. Çünkü bir selâm, bazen bir kalbi, bazen bir toplumu iyileştirebilir.
Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?
Hiç böyle bir durumda kaldınız mı?
Birine selâm vermekten çekindiğiniz, yanlış anlaşılır mı diye düşündüğünüz oldu mu?
Yoksa selâm vererek birinin kalbine dokunduğunuz anlar mı daha çok hatırınızda kaldı?
Yazın, paylaşın…
Belki sizin bir selâm hikâyeniz de başka birinin kalbine ışık olur.
Unutmayın; bazen bir selâm, bin suskunluğu susturur.
Merhaba forumdaşlar,
Bu gece içimde bir hikâye var, paylaşmadan duramadım. Belki siz de okurken kendi kalbinizde bir yankı bulursunuz. Belki de yıllardır sorguladığımız bir meseleye, “kadınlar erkeklere selâm verebilir mi?” sorusuna, başka bir pencereden bakarız birlikte.
Köy Yolu Üzerinde Bir Karşılaşma
Sabahın erken saatleriydi. Dağ köyünün yolları hâlâ sisle kaplıydı. Elif, okuluna doğru yürürken çantasını omzuna daha sıkı sardı. Yüreğinde ince bir tereddüt, zihninde karmaşık bir soru vardı: “Selâm versem yanlış mı olur?”
Yolun aşağısında, köyün marangozu Yusuf elinde tahtalarla yürüyordu. Yusuf, yıllardır köyde sessiz, ağırbaşlı biri olarak bilinir; kimseyle fazla konuşmaz ama kimseye de saygısızlık etmezdi. Elif onu görünce kalbi hafifçe sıkıştı. “Selâm versem ayıp mı olur, ya da yanlış anlaşılır mı?” diye düşündü.
Oysa içinden gelen ses, içten bir insanlık refleksiyle fısıldadı: “Selâm, barış demek… Allah’ın esenliği demek… Bunda ne kötülük olabilir ki?”
Bir an durdu, gözleriyle Yusuf’a baktı. Göz göze geldiler. Elif, utangaç ama kararlı bir şekilde “Selâmün aleyküm,” dedi.
Yusuf bir an şaşırdı. Sonra tebessüm etti, başını hafifçe eğdi. “Aleyküm selâm, Elif Hanım. Yolun açık olsun.”
Kelimeler bu kadar basitti. Ama o an, sanki koca bir duvar yıkılmıştı.
Bir Selâmın Ardındaki Sessizlik
O gün okulda Elif’in aklı hep o anın üzerindeydi. “Acaba yanlış mı yaptım?” diye içten içe sorguluyordu. Akşam eve döndüğünde annesine anlattı. Annesi başını eğdi, biraz düşündü.
“Evladım,” dedi, “niyetin temizse, selâmın da temizdir. İnsanların niyetini bilemeyiz ama kendi kalbimizi biliriz. Selâm bir dua gibidir, kadın da erkekte dua edebilir, yeter ki kalbi nezaketle dolu olsun.”
Ama köyde herkes öyle düşünmüyordu. Kahvede bu konu konuşulmuştu bile. “Yusuf’a selâm vermiş,” diyorlardı, fısıltıyla, sanki büyük bir suç işlemiş gibi.
Erkekler Çözüm Arar, Kadınlar Kalbe Dokunur
Yusuf, o akşam işten dönerken düşündü. “Neden insanlar bundan rahatsız olur ki? Selâm dediğin, en basitinden bir barış sözü.” Ama sonra kendi düşünce tarzını fark etti. O, hayatı çözüm odaklı görüyordu: sorun varsa çözülür, yanlış varsa düzeltilir. Oysa bu mesele, çözülmesi gereken bir denklem değil, hissedilmesi gereken bir duyguydu.
Elif ise empatiyle yaklaşıyordu. Onun için bu selâm, sadece bir selâm değildi. Toplumun kadına biçtiği “sus” perdesine karşı nazik bir dokunuştu. “Ben de buradayım,” deme cesaretinin zarif bir haliydi.
Belki de mesele buydu. Erkek, meseleyi “doğru mu yanlış mı” diye tartarken; kadın “incitiyor mu, iyileştiriyor mu” diye soruyordu.
Köydeki Fırtına
Aradan birkaç gün geçti. Dedikodular büyümeye başladı. “Yusuf, Elif’e göz mü dikti?” diyenler oldu. “Kızın terbiyesi bozulmuş,” diyenler de.
Yusuf artık sessizliğini bozma vaktinin geldiğini düşündü. Cuma namazından sonra cemaatin önünde kalktı, derin bir nefes aldı.
“Ey dostlar,” dedi, “bir kadın bana selâm verdi diye onu yargılamak bize yakışmaz. Selâm, Allah’ın esenliği demek. Rabbimizin adıyla başlayan bir sözden kim utanabilir? Eğer utanılacak bir şey varsa, o da kötü niyettir. Biz niyetleri değil, niyetsizlikleri yargılayalım.”
Cemaat sessizliğe gömüldü. Herkes başını öne eğdi. Çünkü Yusuf’un sözleri, kalplerdeki zincirlere dokunmuştu.
Elif’in İçindeki Güç
Elif o an oradaydı, caminin avlusunda kadınların arasında. Gözlerinden yaşlar süzülürken, içinden bir huzur geçti. O, küçük bir selâmla büyük bir taş kaldırmıştı toplumun üzerinden.
Eve dönerken gökyüzü açıktı, bulutlar bile sanki gülümser gibiydi. “Demek ki,” diye düşündü, “bir kelime bazen koca bir düşünceyi değiştirebilir.”
Bir Forumdaşın Düşüncesi
Belki siz de bu hikâyede kendinizden bir parça buldunuz. Belki Elif gibi bazen toplumun kurallarına karşı içten bir nezaketle durmak istediniz. Belki Yusuf gibi, insanların kalbini anlamak için sessizce dinlediniz.
Kadınlar erkeklere selâm verebilir mi?
Bu sorunun cevabı, kelimelerde değil; niyetlerde gizli. Selâm, bir merhaba değil, bir duadır. Kalpten geldiğinde cinsiyetin, yaşın, makamın hükmü kalmaz.
Yeter ki selâmın ardında saygı, edep ve iyi niyet olsun. Çünkü bir selâm, bazen bir kalbi, bazen bir toplumu iyileştirebilir.
Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?
Hiç böyle bir durumda kaldınız mı?
Birine selâm vermekten çekindiğiniz, yanlış anlaşılır mı diye düşündüğünüz oldu mu?
Yoksa selâm vererek birinin kalbine dokunduğunuz anlar mı daha çok hatırınızda kaldı?
Yazın, paylaşın…
Belki sizin bir selâm hikâyeniz de başka birinin kalbine ışık olur.
Unutmayın; bazen bir selâm, bin suskunluğu susturur.